Alışmışlığın tavan yaptığı, hayatımın son senelerinin en sakin ve durağan yılı olarak kayıtlara geçti.
Ne vardı
İstanbul vardı, Sakarya vardı, yalnızlık vardı, pişmanlıklar vardı ama özlenen birisi yoktu. Belki de
Yapılan çeşitli vurdum duymazlıklar, ufak tefek kaçamaklar ve minik yaramazlıklar.
Her geçen sene psikolojimin tuhaflaşması, yanına gelecek kaygısını da alıp üzerime gelmeye başlarken, derin geçen bir depresyondan yine güler yüzle ayrıldım. Bi' arkadaşıma yaşadıklarımı anlattığımda 'İnsanlar böyle böyle deliriyor ama zekiler bunu fark edip delilik sınırından geri dönüyorlar' dedi. Sanırım bi şekilde övmüş oldu beni, ona burdan teşekkür ediyorum.
Şimdiyse, her sene başında söylenen 'Eski ben kalmadı' kısmına geldi sıra. Her geçen sene sakinleyen kişiliğim, bu huyundan bu yılda vazgeçmeyerek yükselişini sürdürdü. Aldığım ani, düşünmeden uyguladığım ve genellikle sonunda çok eğlendiğim kararlar, yerini sakin, ilerisini düşünerek alınan kararlara bıraktı. Bundan hoşnut değilim.
Gerçek anlamda hayata başlayacağım 2016'dan istediğim en önemli şey, beni çelişkilerde bırakmaması. Bi de eğer varsa, aldığım 'ah'ların çıkmaya son vermesi. Çünkü... Öyle.
Son olarak;
yıllar değiştiği için değil ama büyüdüğüm için çok üzülüyorum.