'Tren Rayları Kadar Sıkıldım'
Yaşlandım mı yoksa yoruldum mu?
Daha çok başındayım halbuki her şeyin. Belki de başlamaktan korkuyorum. Henüz bu tarz soruları cevaplayabilecek yetkinliğe sahip değilim ama bi sene önceki enerjimin dahi olmadığı konusunda adım kadar eminim. Sahiden benim ismim bi ara 'Arthur'du. Ne oldu ona?
Anlatıyorum bak dinle;
Bi kuyu var, sürekli oraya itiliyorum ben. Daha doğrusu tam çıktım, galiba çıkıcam diyorum ama sürekli yükseltiyorlar kuyuyu. Tek sorun ben duvara tırmanmayı bilmiyorum. Kimse de demiyor ki 'böyle'.
Arthur demişken, eskiler bilir sadece onu. Sahi var mı hala onlardan burda? Bilemedim.
Bu arada 24 oldum. Yirmidört. Ben bu büyüme işini hiç sevemedim, sevemediğimden dolayı da hiç beceremiyorum. Yaklaşık bi 3 yıldır düzenli olarak beceremiyorum büyümeyi. Pardon, çok fazla becerdiğim için sıkılmış da olabilir. 'Enerjim yok' dedim yukarıda okudun di mi? Okumuşsundur çünkü ilk paragraftı o. Onu bari okumuş ol. Araları atlamış olabilirsin, sorun değil.
Bazen paralel evrenlerdeki Aktuğ'ları düşünüyorum. -Onlardan biri Arthur olarak devam ediyor, kesin bilgi- Daha doğrusu önce paralel evrenleri. Bence verdiğimiz her karardan en azından iki farklı evren doğuyor. Düşünsene, çıldırırsın. Neyse sen bize lazımsın, sakin. Bu konu çok uzun zaten, istersen bi ara karşılıklı çay içer konuşuruz. İstemezsen o da sana kalmış.
'Pardon, ben bi' irish cream americano alabilir miyim?'
Ve evet, yukarıda okudukların kadar boş hayatım. Ne yapıyorum, neden yapıyorum, yapabiliyor muyum, yapmak istiyor muyum, yapmaya devam etmeli miyim, devam edecek miyim ya da edebilecek miyim... Diyerek gidiyor bu aralar zaman. Evet, giden tek şey zaman bu ara, hayatım pek gidiyormuş gibi hissettirmiyor çünkü. Şey gibi düşün, 'ayağın debriyajdayken gaza basıyormuşsun gibi'. Şimdi böyle düşününce patinaj da çekebilirim bi anda fırlayıp. Bak bu güzel bakış açısı.
'Kuş vuralım istersen?'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder