15 Kasım 2011 Salı

Merhaba karanlık

Yürüyorsun. Neresi olduğunu bilmediğin bir yere doğru yürüyorsun.  Etrafta hiç bir şey yokmuş gibi sadece ileriye bakarak yürüyorsun.

Karşına hiç bir şey çıkmıyor. Çıkanları da elinle itip, yoluna devam ediyorsun. Varacağın yeri bilmediğin, nereye gittiğin hakkında bir fikrin olmadığı halde yürümeye devam ediyorsun. Ufukta hiç bir şey görünmüyor halbuki. Hatta çevren bile değişmiyor. Sanki koşu bandında sonsuz bir süreliğine yürüyorsun gibi.

Bir amaç veriyorlar, onu yapmak istemiyorsun. Ben tek başıma halledebilirim diyorsun sanki etrafında çok insan varmış gibi. Gösterdikleri yere gitmeyi reddettiğin için kendi yolunu seçiyorsun. Düşüyorsun, vuruluyorsun, yakılıyor, yıkılıyorsun.

Sonra bıkıyorsun. Biri olsun yardım etsin diyorsun. Sonra, bu yolu kendin seçtiğini hatırlıyorsun. Yalnız halledebilirim diyerek, peşinden gelenleri geri yolladığını anımsıyorsun.

Anlıyorsun, çok geç olsa da, geri dönme şansın kalmasa da sonunda anlıyorsun .

Bu yalnızlığın kendi eserin olduğunu fark ediyorsun.

Artık elinden daha fazlası gelmediği için ağlıyorsun, saatlerce kendine bağırıyorsun.

Sonunda susup, yalnızlığını kabulleniyorsun.

Merhaba karanlık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder